Almanya'da Göçmenlere Karşı Hak İhlalleri Bitmiyor

Almanya’da bulunan sığınmacıların cep telefonları verilerinin yetkililer tarafından analiz edilmesinin gündeme gelişi onbinlerce sığınmacının hak ihlallerine uğradığı ifadelerini ortaya çıkardı. 

2015 yılında Almaya’ya mülteci olarak kabul edilen 30 yaşındaki Suriyeli Muhammed A. da hak ihlaline uğrayanlardan. 

Muhammed A. Almanya’da bulunan bir insan hakları grubunun da desteği alarak, Alman yetkililerin "temel dijital gizlilik hakkını” ihlal ettikleri gerekçesiyle mahkemeye başvurdu. 

Suriyeli mülteci Muhammed A. 2015 yılında mültecilik başvurusunun kabul edilmesinin ardından 2019 yılında verilen kararın gözden geçirilmesi esnasında Alman Federal Göçmen ve Mülteciler Dairesi kendisinden cep telefonundaki tüm verileri paylaşmasını talep ediyor. Hiçbir açıklama olmadan istenilen cep telefonu yetkililere veren Muhammed; 

“Yetkili aniden cep telefonumu vermem ve kilidini açmam gerektiğini söyledi. Ne olduğunu bile bilmiyordum, bana hiçbir şey açıklanmadı. Sınır dışı edilmekten korkuyordum. Ben de ona cep telefonunu verdim. Tüm hayatımı ona vermek gibiydi” diyor. 

Alman Avukat  Lea Beckmann, Veri Koruma Kanunu’nun sığınmacılar için de geçerli olması gerektiğini savunuyor. Buna rağmen; Alman iltica yasasında 2017'de yapılan bir değişiklik uyarınca, akıllı telefon verilerinin sığınmacının pasaport veya eşdeğer bir belge göstermemesi durumunda istenmesinin önünü açıyor. 

Yetkiler bu verilerle kimlik tespiti yaptıklarını söyleseler de insan hakları grupları bunun yeterli bir açıklama olmadığını ve Alman Federal Göçmen ve Mülteciler Dairesi’nin tam olarak ne yaptığının aydınlığa kavuşturulması gerektiğini ifade ediyor.  İnsan hakları grupları dijital veri tespitlerinin büyük bir ekonomik yük olduğunun da altını çizerken mültecilerin verdikleri ifadeler ve dijital verilerde şu ana kadar hiçbir farklılık tespit edilmediğini ve yapılan haksız uygulamanın da durdurulmasını talep ediyorlar.

Almanya’da Muhammed A. İle birlikte ülkede göçmen konumunda olan Afganistan ve Kamerun uyruklu olan iki kişiye daha aynı haksız muamelenin yapıldığı ve bu kişilerin de hukuki süreci başlattığı ifade ediliyor. Bu sayının ise önümüzdeki dönem içinde daha da artabileceği yönünde.