İstanbul
19 Mayıs, 2024, Pazar
  • DOLAR
    32.20
  • EURO
    35.11
  • ALTIN
    2500.6
  • BIST
    10643.58
  • BTC
    67559.311$

813 numaralı künye

20 Ocak 2021, Çarşamba 10:27

Ali Levent Sığırlıoğlu.

İsmi buydu.

İnşaatlarda amelelik yapıyordu; kum taşıyor, biriket taşıyor, hamaliye işleri bitince kapının önüne konuluyordu.

Üç günde bir işsiz kalıyordu.

Lağım çukurları kazdı.

Bulaşıkçılık yaptı.

Parklarda umumi hela temizledi.

Eve ekmek götürebilmek için, en zor, en pis işlere razıydı.

Ala ala asgari ücret bile alamıyordu, sigorta zaten yoktu.

Bir gün kahvede otururken laf lafı açtı, niye kömür madeninde çalışmıyorsun diye sordular, elbette çalışırım ama nasıl gireceğim?

Dayıbaşı denilen aracı tipler var, ona git dediler.

Gitti.

Dayıbaşı denilen herif, kibarca taşeron dediğimiz, çağdaş köle tüccarıydı.

Günlük yevmiyeyle çalışacaktı, aylık maaş yoktu, kaç gün çalışırsa o kadar günlük para alacaktı, her gün şu kadar kilo kömür çıkarmak zorundaydı, azını çıkarırsa yevmiye alamayacaktı, bayrammış seyranmış, hafta sonuymuş, tatil yoktu, gece yok gündüz yoktu, hangi saat derlerse o saatte madene girecekti, 12 saat çalışacaktı, aldığı paradan da dayıbaşına komisyon verecekti.

Yersen'di…

Boynunu büktü, madene girdi.

Şartlar ilkeldi, emniyet tedbiri sıfırdı, cihaz mihaz yoktu, gaz maskesi adeta birinci dünya savaşından kalmaydı.

N'aapsın, girdi çalıştı.

Üstüne aşağılandı, bağırıldı, fırçalandı, daha fazla kömür çıkarsın diye neredeyse bi tek kamçılamadıkları kalıyordu.

Yaşananlar insanlık dışıydı.

Sesini çıkaramadı, çıkarırsa kovulacaktı.

Altı ay bu vaziyette çalıştı, ciğerlerinden hastalandı.

YAZININ DEVAMI..

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.

Facebook Yorum